‘7.Koğuştaki Mucize

Mucize kelimesi hep ilgimi çekmiştir, tabi kelimenin fonetik yapısı değil kelimeye yüklenen anlam dikkatimi çekiyor. Sözlük anlamı ise şu ; "akıl yoluyla açıklanamayan, bu yüzden de Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olay."

Herkes hayatta çıkmaza, istemediği bir olayla karşılaşır ve bu durumdan çıkmak için bir umut bekler, her şeyin iyi istediği gibi sonuçlanması için genellikle "mucize" bekler.

Sinema salon sistemleri bir düzene girmese de, vizyona girecek filmleri seyredilebilir olanların arasından seçmeleri başarılı.

‘7. Koğuşta Mucize’ filmini seyretmeye gittim. Ege kasabasında komutanın kızının ölümü üzerine küçük kızı ve babaannesiyle yaşayan Memo'nun idam cezasına çarptırılması ve olaylar ve mucize.

Filmin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin, başarılı bir yönetmen. Bir çok reklam filminde, video klip, kısa filmde değişik görevler yapmış.  Ve 2010 yılında Tolga Örnek ile senaryosunu yazdığı ‘Kaybedenler Kulübü’ ... 2018 yılında yönetmenliğini yaptığı ‘Bir Bodrum Masalı’ adlı dizi ve ‘Veronica Pompa İstiyor Bir Kadıköy Western'i’ adlı yazdığı roman ile güzel çalışmalara imza atmış bir yönetmen.

Oyunculara gelince;  son zamanlarda güzel bir oyunculuk performansı sergileyen Ali Kaptan'ın oğlu, ailece oyuncu olan Aras Bulut İynemli,  küçük oyuncu Nisa Sofiya Aksongor, güzel oyuncu Deniz Baysal, bence değerli tiyatro ve sinema oyuncusu Yurdaer Okur, Celile Toyon, TV dizilerinden hatırlayacağınız isim İlker Aksum, Bence kötü karakterleri çok iyi canlandıran ama bu filmde ki performansı ile değişik bir karakter deneyen oyuncu Mesut Akusta ve Sarp Akkaya...

Aras Bulut İynemli, Mesut Akusta ve Sarp Akkaya'nın oyunculuklarını çok beğendim.

Filmi seyrederken, seyretmeye gittiğim yönetmen arkadaşım Levent Demirci ilk arada ‘Yeşil Yol’ benzetmesi yaptı ve bana sordu, ben de “Dur film bitsin” konuşuruz dedim.

Filmde gerçekten ‘Yeşil Yol’ esintisi var. Sonra Güney Kore yapımı  ‘Miracle in Cell No 7’ filmi benzerliğini yakaladım.  Film bir dönem film 1980'li yıllara bir gönderme var, hatta 1980 ihtilalini eleştirel bir yapısı olduğu kesin. Duygusallık ise baba kız ilişkisi ve Memo'nun haksızlıklara uğraması ve onu yalnızca suçluların anlaması ise değişik bir duygusal hava yaratmış. Burada mucizenin ise bir çocuk zekasına sahip bir yetişkinin ceza evindeki mahkumlara iyilik aşılaması. Film Memo’nun asılma sahnesine kadar mantıklı duygusal ilerliyordu ama mahkum değiştirme sahnesini pek mantıklı bulmadım daha zekice bir son olabilirdi hatta gerek yok tu bile gene Hayal Köseoğlu'nun flashback'i ile son final ile bitebilirdi.  

Güney Kore yapımı ‘Miracle in Cell No 7’ adlı filmden aynı adla uyarlanan ‘7.Koğuştaki Mucize’ için haksız yere suçlanan bir babayla, yalnız kalan küçük kızının buluşma hikayesi diyebiliriz kısaca. Filmin bir uyarlama olduğunu dikkate alırsak duygu durumu ve genel detaylar dışında bir hayli farklılıklar olduğunu söylemek mümkün. Bir kere yerli versiyonda filme bir dönem havası verilmiş ve 80 darbesi sonrası gücü ve baskısı artan askeri yönetimle bir hesaplaşmaya gidilmiş. İlk başta kızının çantasına asılan Memo'ya çok fazla tepki gösterdiğini düşündüğüm Albay'ın tepkisi orijinal filmde de aynı şiddetle yansıyor. Orada da polis olarak! Yani üniformalıların anlayışsız ve sert olduğu vurgusu iki kültürde de karşımıza çıkıyor. Ama dediğim gibi bizde zorlu bir dönemin ardına sığınılmış. Filmde dikkat çeken şeylerden biri de sanat yönetiminin gayet başarılı ve dönemine uygun olduğu. Detaylara uyulmuş ve ortaya sıcak, samimi bir dram komedi çıkmış.

İlki başta daha fazla dram içeriyor ve çocuk babası içeriye alındıktan sonra yalnız kalıyor. Uyarlamada ise çocuğun başında bir babaanne var ve onunla çocuğu gibi ilgilenen bir öğretmen. Bunlar da o dönemin ruhuna uygun şeyler. Ya da duygusallığı ve gelenekleri özellikle beslemesine dikkat edilen detaylar.

Film vizyona gireli ortalama  (1/ 11/ 2019) 2 hafta, 3 gün oldu ve Box Office'te 2 milyon785 bin seyirciye ile liste başı oldu bile,

Kısaca film adaleti, duyguya ve vicdana sesleniyor güzel bir drama olmuş bu arada görüntü yönetmeni Danimarkalı  Torben Forsberg'in görüntüleri ve açıları harika, izlenesi bir film. İyi seyirler.