Fotoğraf Aşkı ve Sen! (2)

Doğanın, bütün renklerini bir araya getirip hayal kurmaktır fotoğrafçılık.

Yaşam kaynağıdır, güçtür, ayrı bir zevktir aslında, her gittiğin

yerde heyecanına yenik düşmektir.

Tabii ki, aşk gibi yaşamın içerisinde ayakta kalabilmektir. Deklanşöre, bastıktan sonra şak! sesi ile kendine gelmektir. Sonra bir  sessizlik sarar etrafı, alıp götürür sizi  başka diyarlara...

Hayatın, içinde sevda yüklü kervanlar gibi bir o tarafa, bir bu tarafa derken su misali akar gönlümüz...

Akmak, ne kelime!

Şelale gibi 'gürül gürül' çağlayan, kimi zaman kendimizi suya kaptırır, kimi zaman da akıntıya takılır boğulup gideriz vesselam!

Yaşam, bir fotoğraf karesidir, ama herkes bu kadraj'dan nasibini alamıyor aslında.

Hüzünler, ağlamalar, mutsuzluklar işin bir yüzü, diğer bir yüzü de nereye baksam da mutlu insan görsem, ben niye böyle değilim’in çaresizliği ve içinde bulunduğumuz savaş hali yansır her yana...

Benim hayatımda tanıdığım en önemli sevincim, beni yaşama bağlayan vefayı, cefakarlığı, kendine borç bilmiş biri.

O bir usta fotoğrafçı! Çektiği her kareyi güzelleştiren bir profesyonel....

Yakaladığı her anı cennete çeviren sihirli parmaklarını ve makinesini konuşturan bir mimar...

İkisi de, birbirinin dilinden anlıyor 'Dilmi güzel, Dilber mi'! dedikleri bu olsa gerek.

Sevgi katıyor işine, emek ve aşkla yoğuruyor.

Öyle ki; Onun o efsane fotoğraflarına bakarken kendimden geçiyorum..

Herkesi, kendine hayran bıraktırıyor, yavru bir kedinin gözlerindeki ışıltı, bir annenin gözyaşları, sevdalı bir gencin kahkahalara boğulması, tabiatın renkleri, hepsine ışık saçıyor…

Bu özelliği sesine de yansımış.

O ne yanık ses Ya Rabbim!

Öldürecek beni…

Deli divane olacak gönül kapım; notaların dilinden anlayan tavrıyla mertliğin simgesi o adam!

Adam gibi adam! Fotoğraf sanatını ve eserlerini dört bir yana yansıttığın ve şarkı, türkü icra ettiğin için seninle gurur duyuyorum...

Çok sevdiğim, birisi benim için değeri paha biçilmez, sevgimiz karşılıklı, kıymetlim, güzel gözlüm, sevgili can kardeşim; Erzurum’un yakışıklı ve mert delikanlısı özü, sözü bir yiğit oğlu kimden bahsediyorum?

1986 yılında Erzurum’da İhsan Okuyucu’nun en küçük oğlu olarak dünyaya gözlerini açmış.

Tabii ki, bana her zaman destek olan ve ilaç gibi gelen sesiyle yanımda hissettiğim Çok sevgili Burak Okuyucu’dan!

Canından, çok sevdiği annesi ile birlikte yaşıyor. Babasını henüz çocukken kaybetmiş; hayatı boyunca hep baba hasreti çekmiş el bebek gül bebek denilen çocukluk yaşamında babasına özlemi giderek büyümüş rabbim inşallah cennetinde buluştursun sizi……

Bir de hayatının anlamı  dünyalar tatlısı  kızı var prenses Hira güzel günler seninle olsun kuzum…

Babayiğitliği, delikanlılığı, sıcak sevecen dost canlısı oluşu beni etkilemişti çevremdeki insanlardan neler yaşamış,kötülük görmüş ve  sırtımdan vuranlar olmuştu kara gözlü dostum sayesinde hayata sanki yeniden gelmiş gibiyim…. İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın. Ömrümün sonuna kadar hep beraberiz benim can dostum…

Burak Okuyucu, bazılarınıza yabancı gelmeyebilir; çünkü kendisi O ses Türkiye Yarışması’nda ‘Yüksek Minare’de Kandiller Yanar’ adlı eseri seslendirdiği zaman onu zaten  tüm ülke tanımıştı…. O nasıl ses  Ya Rabbim. Dinlemeye doyamazsınız….

Burak, katıldığı yarışmada sevgili jüri üyelerimiz ve değerli sanatçılarımız Seda Sayan ve Beyazıt Öztürk’ü döndürmeyi başarmış süper bir performans yakalamıştır…..

Hozalı Gelin, türküsüne hayat veren ve harika yorumuyla seslendiren Burak Okuyucu; Kurban Olduğum, Şafak Söktü Yine Sunam Uyanmaz,Gidirem, Tutam yar elinden  daha bir çok türkü,eser ve şarkı seslendirip notalarını konuşturuyor….

Ben dinlerken kendimden geçiyorum Erzurum’un Bar oyunu ne de güzel yakışır dadaşıma! Bir çok dernekler, kültür merkezleri,ve Erzurum Konfederasyon gecelerinde sahne almıştır.

Sümmani’den, Aşık Reyhani’ye kadar gelmiş geçmiş ozanları yetiştiren ve Ömrüm,burnumda tütüyorsun,sen aldırma, Erzurum’a gel! Ve daha nice şarkılara imza atan dillerden düşmeyen ve sonsuza kadar yaşayacak eserlerin yaratıcısı İbrahim Erkal gibi değerli bir sanatçının memleketinde dünyaya gelmek  Burak Okuyucu için çok büyük gurur!

Dadaşın hası, memleketinin sevdalısıdır kendisi. “Bebem, anasız büyür  ama vatansız kalamaz’’ diyen Nene Hatun’un torunu ve neslinden geliyor Burak Okuyucu…

O bir memleket sevdalısı, Erzurum aşığı, dadaşın hası, medreseler şehrinde kendinden geçiyor bu topraklarda dünyaya gelmiş, Çifte minareli medrese’ye, oradan Yakutiye medresesine, Tarih kokan Erzurum evlerini gidip gördüğünde dünyalar onun oluyor.

Erzurum aşkı Burak’la özdeşmiş memleketi onun can suyu! Vefalı, cefakar, sevdalı, merhametli, yardım sever, altın gibi kalbi olan dadaşın özü benim dostum… Herkese yardım etmeyi, yardıma koşmayı seven, elinden geleni yapan babayiğit…

Erzurum’a özellikle  Palandöken’e ne güzel yakışıyorsun can dadaşım; beyazlara bürünmüş, adeta gelinlik gibi süzülen tepede  kar keyfi ve kayak yapmanın zevkini memleketinde doyasıya yaşama fırsatı bulan ve sevdası yüzünden memleketinden ayrılıp İstanbul’un yolunu tuttuğunda ise gözyaşları sel olup gider güzel gözlerinde…

Memleketine, gönül vermiş can dadaşın birde Mavi beyaz aşkı var Erzurumspor ama ne aşk Başkan Hüseyin Üneş’ten teknik kadroya ve tüm futbolculara kadar herkesi seven takımına destek veren maçlarını izleyen ve maçlarına giden Burak’ın tutkusu fotoğrafçılıktan sonra hobisi, sevdası Erzurumspor olmuş takımı için elinden geleni yapan ve yapacak olan desteğini sevgisini hiç esirgemeyen taraftarına kadar hep yanlarında olan yiğit Erzurumlu!

Burak, Çiftbaşlı kartalın süper lige çıkacağından umutlu ve tek dileği memleketinin takımının en iyi yerlere gelmesi;  mavi beyaz renkleri ile gönüllerde olan Erzurumspor bunu hak ediyor!

Yüreğinde, memleket sevdasını bu kadar güzel anlatan ve konuşurken gözleri dolan duygusallığına hayran kaldığım can dostumun yeniden Erzurum’un  güzelliklerine, tarihine, Palandökeni’ne, kıtlama çayına, iftarlar yapacağı en önemlisi  küçükken yaşadığı  hatıralarına burnunda tüten memleketine kavuşması dileğiyle….

Erzurum’un dadaşı seni bugünlere getiren, emeği, hakkı çok olan  babanın yokluğunu hiçbir zaman aratmayan güzel kadının baş tacı anneciğinin ellerinden öpüyorum rabbim sağlıklı huzurlu uzun ömürler versin……

Umutlarınız hiç solmasın.

Gökkuşağı gibi renkli hayatlar kalbinizden öpsün…

Büyüklerinin izinden giden, yüreği Erzurum aşkı ile çarpan bir deli yürek; Burak OKUYUCU iyi ki varsın. İbrahim Erkal gibi çok önemli değere ve yüreğe hayranlık ancak böyle bir memleket sevdasını ortaya çıkarır…..

Büyük ozanın, her programında bulunup fotoğraflarını çeken Okuyucu Erkal’ı adım adım izleyerek sanatçının en güzel anlarını yakalamayı başarmıştır….

Sanat, siyaset,spor ve bir çok yurt içi programlarda görev almıştır….

Bana bir gün sohbet ettiğimiz anda abla gerçekleştirmek istediğim hedefler ve hayallerim var demişti ve onlardan bahsetmişti!

Can dostumun, tek  hayali ve hedefi yurt dışında fotoğraf çekmek ve Erzurum’da fotoğraf  sergi si açarak engelli öğrencilere ve Erzurumspor alt yapısına destek vermek…

Yüreği, sevgi ve şefkatle dolu olan bu adamı ayakta alkışlıyorum yaptığı işler ve gerçekleştirmek istediği hayalleriyle eminim yıllar sonra bile  Erzurum halkı ve taraftarı  tarafından anılacaktır….

Kalbi her daim memleketi ve  Erzurumspor’la atan Burak OKUYUCU kardeşim bir Erzurum aşığı onun yüreği öyle güzel ki yapmak istedikleri ve hayalini kurduğu her şeye kavuşman dileğiyle…..

Erzurum’un deli yüreği her zaman yanındayım……

Fotoğrafın kalbi, Burak OKUYUCU (Erzurum’un Gözbebeği)

Sevgiyle, aşkla, sanatla ve fotoğraf dünyasında kalın……