NİL ARABACI
  Güncelleme: 06-02-2024 23:21:00   06-02-2024 23:02:00

Sosyal Medya'ya Dur demek gerek!

Yüce Rabbimizden bizlere armağan olarak bahşedilen hayat, zaman zaman yıpratıcı ve yorucu da olabiliyor...

Güzellikler kadar yaşam denen bu serüvende kahreden olaylar da yaşanabiliyor ve ister istemez biz insanoğlunu yıpratabiliyor.

Ve  ne yazık ki bende en sonunda hayatın kahrından nasibimi aldım ve her ne kadar dirensem ve güzelliklere tutunmaya çalışsam da, sonunda yenik düştüm, yoruldum, yıldım, hatta bittim ve gerçekten de tükendim...

Şu sıralar belki de herkesin zaman zaman yaşadığı dilim zarflarının birini yaşıyorum ve de başımı alıp bir yerlere gitmek itiyorum…

Nereye mi?

Huzurun hakim olduğu, mis gibi otların, çiçek ve böceklerin bulunduğu yerlere doğru, özgürce koşabileceğim, tüm kötülüklerden arınabileceğim diyarlara doğru kuş olup uçmak istiyorum..

Çünkü; Ne Beynim ne kafam artık hiçbir şeyi götürmüyor ve ruhum da, bedenimde iflas etmiş durumda..

Özellikle de; Sosyal Medya'dan uzak bir hayat yaşamak istiyorum sessiz sakin...

Gözlerim artık kan çanağına döndü ve aynı kişiler tarafından sıkça anlamsız bulduğum paylaşımları görmek dahi istemiyorum…

Ve gücüm yetse, buna bir yerde kocaman bir DUR demek istiyorum!

Ne yazık ki her güzel şeyi tükettiğimiz gibi sosyal medyayı da tükettik ve başlarda anlamlı ve keyifli, hatta yararlı bulduğum paylaşımlar, storyler de basitleşti ve rutine bağlanarak tüm güzelliğini yitirdi.

Şöyle ki; Kafamı nereye çevirsem hep aynı görselleri görmekten ve durmadan aynı şekilde yapılan paylaşımlardan dolayı internetten de, sosyallikten de nefret eder hale geldim.

Halbuki her şey ne güzeldi önceden!

Sade, sessiz ve sadece sms atılan o yılları öyle çok özledim ki..

Birbirini merak eden ve özleyen insanlar gitti ve yerini yalan yanlış ve sahte yüzlere bıraktı…

Ve en sonunda sevecen, misafirperver bir halktan, gösteriş meraklısı ve hiç de hoş olmayan bir toplum olma yönünde hızla yol alır olduk…

Ne yazık ki toplum artık yozlaşmış durumda ve bunun önüne de geçilemez bir hal aldı.

Facebook’un yeni türediği zamanlarda, büyük bir hevesle fotoğraflar çeker, güzel paylaşımlar yapardık.

Ardından bir sürü sosyal paylaşım ağları çıkageldi.

Instagram, facebook'u solladi geçti.

Derken ortam o kadar banalleşti ki, nerede olduğun ne yaptığın, kimle konuştuğun ne iş yaptığın hepsi ortaya dökülmeye başladı ve ne gizlimiz, ne saklımız ne de özelimiz kaldı...

Tabi ki insanlar bu çağa ayak uydurup yaşamlarını sürdürmek istiyor olabilir.

Ama her şey yerinde, zamanında ve en önemlisi de ölçüsünde yapılında güzeldir.

İşte tam da bu noktada; Bizim toplumumuz ne yazık ki bu ölçüyü öylesine kaçırdı ki, bazen işi gereksiz ölçüde büyütüp, abartıyor, hatta maşallah bazen yeri yerinden oynatıyor!

Doğal, eğitici, öğretici bilgiler aktarmak yerine, saçma sapan paylaşımların bulunduğu bir mecraya dönüştürerek Sosyal Medya’nın da en sonunda çivisini çıkarmayı başardık!..

Umarım bu yazıyı okuyanlar bir an dahi olsa ne demek istediğimi anlarlar ve azıcık da olsa kendilerine bir çeki düzen verirler.

Demem o ki; Keşke duyguların, özlemlerin  satırlara yansıdığı o eski mektuplu ve tuşlu telefonlu yıllara dönebilsek ve ne yazdığını bile algılamadan ‘hazırcı’ beyinlerin kopyala yapıştır sisteminden kurtulabilsek...

Umarım…

  Bu yazı 1170 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI