SEVİNÇ ÇELEBİ
  Güncelleme: 26-05-2021 11:15:00   26-05-2021 10:37:00

Canımız kime emanet!?

Sözüm ona ‘yine’ toplu taşımaya!

Vatandaşların ‘seyahat etmeye çalışırken’ karşılaştıkları sorunlar sonucu yaşadıkları mağduriyete…

Yıllarca bitmek tükenmek bilmeyen şikayetlere.

Ve de… sanki her şey ‘güllük gülistanlıkmış’ gibi davranmaya devam eden ve sebep oldukları üzüntülerle hiç de ‘ilgilenmeyen’ şoförlere…

Gün geçmiyor ki Bshaberler‘in Vatandaş Hattı’na, ulaşım sıkıntısı adı altında’ bir şikayet gelmesin!

Hal böyle olunca, her gün ‘akıl almaz’ yaşantılar (iddialar) şikayet köşesinde boy gösteriyor…

Boy gösteriyor diyorum, çünkü işin gerçeği;

Bunca şikayete ve çağrıya rağmen ne BURULAŞ ne de Özel Halk Otobüsçüler Derneği bu hususta bir düzeltme getirmiş değil…

Haliyle…;

Otobüsler duraklara girmemeye devam ediyor,

İsterlerse durakta duruyor ve yolcuyu alıyor, isterse almıyor!

Duracakları yeri de kendileri belirliyor (50 metre ileride veya geride) ve yolcunun gelmesini bekliyorlar.

O anı fark etmeyen yolcuyu da ‘sen daha çok beklersin o durakta’ tavrıyla almadan geçip gidiyorlar…

Bitti mi? Bitmedi!

Moralleri yerindeyse güzel davranıyor,

Canları sıkkınsa vatandaşa bağırıyor,

Büyük küçük demeden hakaretler yağdırıyor.

Ve daha neler neler…

Elbette ki buraya kadar yazdıklarım sadece sayfama yansıyanlardan ibaret değil.

Toplu taşıma araçlarını her gün kullanan birisi olarak ‘en canlı’ şahidiyim…

Bu sebeple de birkaç gün önce yolculuk sıramda karşılaştığım sorunlardan birkaç tanesinden bahsetmek istiyorum;

Birkaç gün önce sabah saat 09:30’da Acemler’den bir çok kez olduğu gibi Heykel’deki ofisime ulaşmak için B39 No’lu ring otobüsüne bindim.

Kartımı okutup şoförün arkasında bulunan boş koltuğa oturdum.

Otobüs şoförü telefonla konuşuyordu…

Otobüs hareket etti, ancak kanunen yasak olduğu halde telefon konuşmasına seyir halindeyken de devam etmekte sakınca görmedi.

Stadı geçiyorduk ki şoför “Hadi kapatayım artık, seyahat halindeyim” dedi ve kapattı.

Güzel! Çünkü bu konuşma yol boyu da sürebilirdi…  

Sonra açık olan radyonun sesini yükseltti ve ortam birden 80’li yıllara döndü… Halbuki toplu taşımada bırakın yüksek müziği, müzik dahi yasak.

Bir sonraki duraktan iki polis memuru (kadın) ve bir sivil bindi.

Sivil, vatandaş mı sivil polis mi elbette ki biz bilemeyiz. Bir iki durak sonra da indiler.

O ana kadar suskun kalan şoför sinirli bir sesle yanındaki kişiye:

“Kendileri kart okutmadıkları yetmezmiş gibi, yanındakine de okutmuyorlar” dedi.

Bir an içimden “Madem o kadar çok rahatsız oldun. Neden sivile kart basmasını söylemedin veya gerçek kimliğini sorgulamadın. İnince konuşuyorsun...” diyesim geldi… sustum…

Şimdi tek bir sorum var sayın yetkililere;

Sahi “Canımız kime emanet?”

  Bu yazı 5433 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI