SEVİNÇ ÇELEBİ
  Güncelleme: 23-12-2019 18:14:00   23-12-2019 18:10:00

Tadı damağımızda kaldı

Odunpazarı evlerinden Masal Şatosu’na, Porsuk Nehri’nden çiböreğine, Eskişehir’i bir güne sığdırmaya çalıştık ancak ne mümkün!..

 Hemen hemen herkes, özellikle de çalışan kesim sabırsızlıkla (azıcık da olsa nefes alabilmek adına) hafta sonunu bekler.

Kimisi tercihini evden yana kullanırken kimisi de “Acaba nereye gitsek?” derdine düşer…

‘Derdine düşer’ diyorum çünkü günümüz şartlarında bir yerlere gidebilmek gerçekten de dert…

Çünkü hayat şartları malum, gidilecek yerin hem güzel hem serin veya sıcak (mevsime göre bu tercih elbette ki değişir), hem de ekonomik olmasını ister.

Ayrıca söz konusu aileler olunca bu tercihin içine şüphesiz büyüklerin rahat edebileceği gibi, çocukların da rahatça oynayabilecekleri veya gençlerin keyif alabilecekleri bir yer olması da çok önemli ayrıntıların içine girer.

Velhasılıkelam, ben de bir hafta izinli olduğum süreçte herkes gibi aynı derde düştüm ve de tüm bu düşünce ve sorularla iznimi biraz evde biraz da dışarıda değerlendirebilmek adına birkaç tercih yaptım…

Ve bu tercihlerim sonucu sevgili eşim ve kızımla birlikte, geçtiğimiz Pazar günü soluğu Eskişehir’de aldım.

Her ne kadar daha önce de birkaç kez gitmişliğim olsa da (Bursaspor-Eskişehir deplasmanlarına) özellikle de son yıllarda güzellikleriyle fazlaca anlatılan bu şehre, hep ‘bir türlü gezmeye fırsat bulamadığım' ve ‘stattan ibaret’ özeliğini taşıyan bir şehir olarak kazınmıştı hafızama…

Derken… İki yıl önce UEDAŞ’ın Ankara’da düzenlediği bir basın gezisi programı dönüşü, 12 meslektaşımla birlikte yoğun kar yağışı nedeniyle Eskişehir-Bozüyük arası yolda iki saat mahsur kalmış ve el mahkum önümüze çıkan ilk sapağı kullanarak tekrar Eskişehir’e geri dönüp konaklamıştık… Sabahı da karlarla kaplı Porsuk Çayı’nın ve Doktorlar Caddesi’nin büyüleyici manzarasında iki kare fotoğraf çekip tekrar geri dönmüştük...

Ancak o kısacık an bile bana bu şehri tekrar merak ettirmeye yetmişti…

Haliyle rota belliydi. Çünkü bu güzel şehir ‘artık’ mutlaka görülmeli, gerektiği gibi gezilmeli ve hakkı verilmeliydi…

AVRUPA 2 SAAT MESAFEDE

Pazar sabahın erken saatinde (günü iyi değerlendirebilmek adına) tasavvuf şiirinin de en önemli temsilcisi olan Yunus Emre’nin şehrine doğru yola koyulduk…

Bu güzel bakımlı ve modern şehir o kadar övülüyordu ki şüphesiz Eskişehir’e çok yüksek beklenti ile gittik. Ama beklentimiz boşa çıkmadı ve açıkçası ayak bastığımız andan itibaren kendimizi Avrupa’da bir şehri geziyor gibi hissettik.

Çünkü Eskişehir bir turistin veya gezginin aradığı birçok şeyi sunuyor; parksa park, müze ise müze… Üstelik bu kadar bakımlı bir nehir kenarı Türkiye’nin başka bir ilinde de görmedim. Şehrin cıvıl cıvıl bir genç kitlesi var ve üniversitelilere hitap eden bol sayıda kafe bulunuyor.

Özetlemek gerekirse; Eskişehir turistik, son derece güvenli, sakin ve asla bir günde gezilebilecek bir şehir değil! İhtiyacınız olan çoğu şeyi bulabileceğiniz bu güzel şehri gezmek için en az 2-3 gün kalmanız gerek benden, bizden söylemesi…

Bu vakti ayırabildiğiniz halde kendinize bir rota belirleyip sırasıyla ve huzurla gezinize başlayabilirsiniz.

SAZOVA BİLİM SANAT VE KÜLTÜR PARKI

Biz bir günlük gezimize Eskişehir-Kütahya yolu üzerinde bulunan Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı’ndan başladık. Bu park kentin en ünlü parklarından biri ve özellikle de çocuklu ailelerin çok keyifli vakit geçirebilecekleri yerler içerirken, büyükler için de oldukça ilgi çekebilecek birçok bölüm var.

Masal Şatosu, Korsan Gemisi, Eskişehir Hayvanat Bahçesi, ETİ Sualtı Dünyası, Japon Bahçesi, Sabancı Uzay Evi, Bilim Kültür Merkezi, Esminyatürk, Türk Dünyası Kültür Merkezi gibi Eskişehir evden çıkmadan önce yaptığımız gezilecek yerler listemizdeki birçok önemli nokta bu parkta yer alan önemli bölümlerden.

ODUNPAZARI EVLERİ

Odunpazarı bölgesinin en dikkat çeken bölümü ise şüphesiz Tarihi Odunpazarı Evleri. Ancak bu bölgeyi hakkıyla dolaşmak isterseniz bu tam gününüzü alabilir. O yüzden bizim gibi bir günlüğüne gittiyseniz şayet ve de daha yerler görmek istiyorsanız, kendinizi tarihi havaya fazla kaptırmayın derim…

Kısa zaman öncesine kadar şehrin en eski evleri arasında gösterilmiş olan bu yapılar geleneksel Osmanlı sivil mimarisinin güzel örneklerinden.

Çünkü lüle taşı ustalarıyla içilen sıcacık salep eşliğindeki sohbetin tadına doyum olmazken, tarihi evler arasında dolaşmak sizi adeta zamanda yolculuğa çıkartıyor.

Uzun lafın kısası, Eskişehir’in her yeri ayrı güzel, ancak burası benim Eskişehir’de gezmekten en keyif aldığım yerlerden birisi oldu…

KURŞUNLU CAMİİ VE KÜLLİYESİ

Odunpazarı bölgesine yer alan Kurşunlu Camii Eskişehir’in tarihi ve önemli dini yapılarından bir tanesi.

1525 yılında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılan külliyenin cami kısmı halen şehrin önemli dini yapılarından olma özelli taşırken külliyenin diğer bölümlerinde; Lületaşı Müzesi, El Sanatları Çarşısı, Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi ve Sıcak Cam Üfleme Atölyesi olarak hizmet veriyor. Ziyaretçiler bu atölyede çıplak gözle usta elleri ve camın işlevini izleme şansı buluyor…

“Eskişehir’e gidip de çibörek yemeden dönmek olur mu hiç…” diyenler de arzusunu yine bu bölgede, arzusunu hem de çok makul fiyata gerçekleştirebilir…

ATLIHAN EL SANATLARI ÇARŞISI

Odunpazarı Bölgesi’nde yer alan Atlıhan El Sanatları Çarşısı, şehrin bir diğer tarihi ve turistik noktası. Atlıhan, tıpkı Bursa’mızda olduğu gibi yıllar evvel han olarak kullanılmış ve birkaç yıl önce yapılan restorasyonların ardından el sanatları olarak hizmet vermeye başlamış. İki katlı çarşıda başta lületaşından yapılmış yöresel eşyalar olmak üzere kendinize ve sevdiklerinize alabileceğiniz birçok şey bulabilirsiniz.

PORSUK ÇAYI  

Porsuk Çayı Eskişehir’in ortasından boylu boyunca geçen, Sakarya Irmağı’nın kollarından biri olan çay. Dolayısıyla Eskişehir denince akla gelen ilk birkaç şeyden biri Porsuk. Küçük Venedik olarak nitelendirebileceğimiz bir görüntü veriyor Porsuk Çayı Eskişehir’e… Hal böyle olunca da Porsuk Çayı çevresinde birçok kafe ve restoran bulunuyor. Bunların arasında Venedik ismi de elbette ki mevcut… Gondol ve bot turları bölgeye ayrı bir güzellik katıyor.

HALLER GENÇLİK MERKEZİ

2000 yılına kadar meyve-sebze hali olarak kullanılan bina restore edilip gençlik merkezine çevrilmiş ve şimdi onun dışında içinde birçok cafe-restoran barındırıyor. Haller Gençlik Merkezi bana göre mutlaka görülmesi, gezilmesi ve mutlaka oturup bir çay veya kahve molası verilmesi gereken bir yer. Çünkü çok hoş nostaljik ve otantik bir havası var. Tam kahvenizi içip sohbet edilesi bir yer. Söylemediniz demeyin…  

BİR GÜNE SIĞDIRAMADIK… 

Bursa’dan iki saat mesafede bulunan, içinde gezilecek yığınlarca güzellikler barındıran ve ekonomik olarak da çok uygun olan bu güzel şehri gezmeyi biz ne yazık ki bir güne sığdıramadık. İnşallah tekrar gideceğiz… Size de mutlaka gitmenizi tavsiye ederim…

***

 

Mutlu Haftalar…

  Bu yazı 4529 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI