CORONA GÜNLÜKLERİ (4)

YENİ BİR ÇAĞIN BAŞLANGICI MI?

YA DA

CORONA’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Her yerde, her ortamda salgını konuşuyoruz. 

Hangi ülkede daha yaygın?

Bizde hangi kentlerde daha çok? 

Kaç kişi yakalandı?

Ölüm sayısı kaça çıktı? 

Hastaneler yeterli mi?

Günde kaç test yapılacak?

Aşı ne zaman bulunacak?

En çok da  yarına sağ salim çıkabilecek miyiz? 

Sorular… Sorular… Her şeye karşın salgın  gene de  yayılıyor.

Bu arada yeni önlemler açıklanıyor.

Salgının yayıldığı tüm ülkelerde alınan önlemler ortak: Yaşlılar ve kronik rahatsızlıkları olanların  evlere hapsedilmesi, 65 yaş ve üstü  için sokağa çıkma  yasağının konulması, asker uğurlama törenlerine sınırlama getirilmesi vb.

İnsanlık, bugüne değin verem, veba, sıtma, kolera, ebola, kuş gribi, domuz gribi salgınlarla boğuşmuştur.

Tümünde bunlara üstünlük sağlamış, tümünü yenmiştir. Hepsinin kökü kazınmıştır. Ancak corona ile ilgili söylenenler, bu virüsün öbürlerinden farklı olduğunu gösteriyor.

Dilimizde bilinen bir atasözü var: ‘’Çarşambanın gelişi  perşembeden  bellidir.’’ Bu virüsün tanıtımına yıllarca önce başlandı. Arteriks  öykülerinde, oyun kartlarında ve filmlerde  bu virüsün adı hep anıldı. İnsanlık buna hazırlandı.

Corona  virüsünün, öteki salgınlardan farklı olarak laboratuarda  oluşturulduğu iddia ediliyor.

Kimler yararlanacak bundan?

Kimin ya da kimlerin işine gelir bu ölümler? 

Bir deney,  bir proje midir? Bir güç gösterisi midir? 

Ekonomik, siyasal ve askeri alanda üstünlük sağlamak mıdır?

Salgının yayıldığı tüm ülkelerde alınan önlemlere bakılacak olursa usumuza böyle sorular takılıyor?

Evde kalınca insan ister istemez düşünmeye başlıyor.

Bu arada yeni önlemler açıklanıyor. Salgının yayıldığı tüm ülkelerde alınan önlemler ortak: Yaşlılar ve kronik rahatsızlıkları olanların  evlere hapsedilmesi, 65 yaş ve üstü  için sokağa çıkma  yasağının konulması. Israrla ve inatla bu virüsün altmış yaş üstünü öldürdüğü vurgulanıyor. Bu uyarıların ve haberlerin ısrarla yinelenmesi dikkatimi çekiyor ve düşünmeye başlıyorum:

1-Burada amaç yaşlı nüfusu devreden çıkarmak mıdır? 

Genç nüfusla 60 yaş üstü ve bazı hastalıklara yakalanmış kişiler arasındaki bağı koparmak mıdır? Neden olmasın?

Yaşlı nüfus, okuyan, okuduğunu anlayan, sosyal ve çevresel olaylara duyarlı  kuşaktır.

Daha önemlisi direnen ve direnç gösteren kesimdir. Bunlar, bilgi, birikim ve deneyimlerini genç kuşaklara aktarmaktadırlar. Bunlardan topluca kurtulmayı kimler ister?

2- Yapay zeka gerekli midir? 

Bu sorunun yanıtını virüsle birlikte başlatılan hizmet yarışına bakalım. Tüm bankalar, belediyeler, resmi ve özel kuruluşlar  bir  anda ödemelerde kolaylık yapmaya başladılar. Sanki düğmeye basılmış gibi, tek elden yönetiliyormuş gibi  ‘’Ödemelerinizi ‘’online sistem’’ yani internet üzerinden yapabilirsiniz’’, yarışını başlattılar. 

Neredeyse  tüm alışverişler  online  üzerinden yapılmaya başladı. Kimi ülkelerde evlere paket servisini robotlar yapmaya başladı. Yapay zekanın gerekliliği tartışılır oldu. Pek yakında insanların yerini robotlar mı alacak?

3-Tüm okullar kapatılması, uzaktan kumandalı eğitime geçilmesi bir rastlantı mı?  Salgın, test, ölüm, aşı kadar okulların kapatılması ve online sisteme geçilmesi sizleri de düşündürmüyor mu? 

Okullar kapanacak, çocuklar evlere tıkılacak ve bilgisayar ya da televizyon karşısında ders görecek.

Böylelikle eğitim ortadan kalkacak. Önünde model olacak öğretmen yok. Kişisel gelişimini destekleyecek resim, müzik, beden eğitimi gibi dersler; sosyal yönden güçlendirecek sosyal etkinlikler olmayacak.

Ya ne olacak? Online sisteme geçilecek. Egemen sınıfların istediği bilgiler verilecek. Beyinler bu isteğe göre biçimlenecek. Eve kapalı, sosyallikten uzak, tembel, uyuşuk çocuklar yetişecek.

Soru sormayacak, sorgulamayacak, düşünmeyecek ve sosyalleşmeyecek. Bu tip öğrenciler kimlerin işine yarayacak?

 4- Nakit para ortadan kalkacak mı?

Digital para kullanımına mı geçilecek?Bu hastalığın en çok kağıt para kullanımı yayıldığı ısrarla söylenmesi de ilginç değil mi? 

Ödemelerin online sistemle yapılacak olması ile bu paranın hastalığı yayması arasında bir bağlantı yok mu?

5- Bedenlerimize chip  mi takılacak?

Günlerdir evlerdeyiz. Daha ne kadar süre kalacağımız belli değil. 

Ne güzel slogan değil mi? ‘’Evde kal Türkiye’m:’’ Kulağa çok hoş geliyor. Bu da projenin bir parçası mı?

İnsanları evlere kapatarak bir araya gelmelerini, sosyalleşmelerini önlemek mi? Direnişlerin önüne geçmek mi?  Tüm insanlar evde oturacak değil ya. Sokağa çıkanlar da olacak. Bunlar nasıl izlenecek? Elbette bir yöntemi olacak. Şirketler nasıl, ulaşım araçlarını taktıkları aletlerle izliyorsa yönetimler de insanlara chip  takarak izleyebilecekler.

Nereye gidiyoruz? Daha doğrusu nereye götürülüyoruz?

Nereye sürükleniyoruz? Yeni bir çağın başlangıcı mı?

Yoksa  yeni bir dünya düzeni mi?  Sorular…Sorular…

Siz de bunlara ekleme yapabilirsiniz.

Corona’nın düşündürdükleri bunlar. 

Bildiğim tek şey : Hiçbir şey  eskisi gibi olmayacak.