Bir Bilge der ki; Bindik bir âlâ-met’e, gidiyoz kıyam-et’e…

Âlâ; mükemmel, muhteşem.

Met; yüceltmek, hak ettiği değeri vermek.

Peki bu âlâmet ne ola ki derseniz, içinde yaşadığınız bedeniniz derim. ‘’Aşağıda ne varsa, yukarıda da o var’’ yasasını referans alırsak, bir diğer âlâmet; kaainat derim. Her iki sisteminde muhteşemliği yüceltmeğe değer.

Kıyam; ayağa kalkış, uyanış.

Neye uyanış? Nasıl uyanış?

Önce kendine uyanış, sonra bu dünyaya uyanış.

Kendine uyanmak; sistemin muhteşemliğine uyanmaktır.

Evren siparişlerini almak üzere, emirlerini bekliyor. Dolayısı ile bugüne kadar ne yaşamışsan, ne yaşıyorsan ve her ne yaşacaksan her şey senin siparişinle gerçekleşti, gerçekleşiyor ve gerçekleşecek de. İtirazları duyar gibiyim. Peki ama bunca acıyı ben mi sipariş verdim? Hayatta bunca hastalık, bunca savaş, bunca haksızlık, ölüm? Bunlarıda mı biz sipariş verdik? Evet…

Bu muhteşem sistem böyle çalışmakta!

Kader diyemezsin, sen kendin ettin!

Bilinç ile yaşadıkların sonucunda aldığın her karar, onayladığın her söz, haklı bulduğun her davranış, desteklediğin her düşünce bilinçaltına bir sipariş. Karşı taraf kırılmasın diye başınla onayladıkların, aslında hiç katılmasan bile verdiğin bir sipariş. Korkuların, kaygıların, öfkelerin çok hızlı servis edilen özel siparişlerin.

Peki biz bu siparişleri nasıl veriyoruz?

Bildiğin garsona yemek sipariş verir gibi veriyoruz. Ama burada çok özel bir dil mevcut.

Ol-masın, ver-me, yap-masın, gel-mesin gibi olumsuz kelimeler terse işler.

Evren bunları ol-sun, ver, yap, gel şeklinde anlar ve verir.

Hayat gerçekten şakadan anlamayan, kozmik bir şaka.

Ve her sözünle kaderini sen çağırırsın.

İsra Suresi 13. Ayeti“Biz her insanın kaderini duasına bağlı kıldık”

Burada bahsi geçen dua sensin. Aklından ve kalbinden geçen her şey senin duan.

Evren iyi – kötü, güzel – çirkin, yanlış – doğru bilmiyor, her isteğin onun için emirdir.

Fizik bunu Kuantum yasalarıyla açıklıyor. Çünkü her düşüncen, kararın ve hissin bir enerji frekansı, yani siparişin. Aklından milyon tane hainlik geçerken, dilinle on binlerce olumlama yapsan işe yaramıyor, evren gerçekleri biliyor. Atalarımız buna ‘’Etme bulma dünyası’’ diyor, ‘’Ne ekersen, onu biçersin’’ diyor…

Peki şimdi ne yapmalı?

Önce kabul et. Tüm hayatının sorumlusu sensin. Her şey senin siparişindi, senin kararındı, senin onay ve iznin ile oldu. Bu çok önemli bir aşama, büyümenin ilk adımı, kendi sorumluluğunu aldığın an.

Sonra bir bak hayatında olanlara; ben bunlara neden ihtiyaç duydum? Bu siparişi nerde verdim? Hangi cümleleri kurdum? Bu bir arınma sürecinin başlangıcıdır. Bedensel, zihinsel ve ruhsal. Basit olsa da, kolay olmayacak, elbet üzüleceğiz.

Sonra yeni siparişler için alan aç kalbinde, temiz ve net olsun ki frekansın yükselsin. Bir de nasıl ki garsona siparişi verip, peşinden koşmuyorsak, aşçıya gidip ‘’hadi hadi çabuk ‘’ demiyorsak!Siparişi verip nezaket ve samimiyetle, gerisini evrene bırakmak önemli bir tavırdır. İçten bir güven, tesmiyet ve inanç ile.

Sen hazır olduğunda evren emrinde.