"Nuh Tepesi" filmi'nin yolculuğu devam ediyor

Teknoloji ilerleyince her şeyi kolay üretir tüketir olduk. Aslında teknolojinin ilerlemesi bazı işleri yapmamızı kolaylaştırdı ama kaliteyi de üst segmentlere taşıdı. Her eline kamera alan yönetmen oldum sanıyor. Tabi ki kazın ayağı öyle değil, önemli olan hikaye yazmak ya da filmi çekmek değil, önemli olan kaliteli içerik üretmek.

Eğer teknoloji iyi roman ya da film çekmemizi sağlasa idi, biz hala Dostoyevski okumaz, Yeşilçam filmleri seyretmekten zevk almazdık.

Yıllarını sinema çalışmalarına adamış "Nuh Tepesi" yönetmeni Cenk Ertürk ile Çalı köy filmleri festivalinde arkadaşım oyuncu İsmail Ay ile tanışma fırsatı buldum. Güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

M. Haluk  Yalçınkaya: Nuh Tepesi filminin çekimini Bursa  yaptınız? Bursa'yı neden tercih ettiniz?                                                                                                                                                                              

Cenk Ertürk: Biz normalde iç Anadolu da köy bulmak için gezi yapıyorduk.O sırada Bursalı bir arkadaşım telefonda konuşurken doğum günü kutlamak için Bursa'ya davet etti. Biz mekan aramasında olduğumuz için gelemeyeceğimizi söyledik. Bize nasıl bir mekan aradığımızı sordu, anlatınca benim köyümden bahsediyorsunuz dedi, inanamadık, fotoğrafları yollayınca ikna olduk. Doğum gününe geldik sonra köyü gezdik ve ikna olduk. Aslında Eskişehir'de filmi çekmeyi planlıyorduk ama Keles ilçesinin Harmanova köyünü beğendik, filmi  köyde çektik. Köy halkı çok yardımcı oldu. Köyden arkadaşlarla hala görüşüyoruz. Filmi altı haftada çektik. Bursa, Nilüfer ve Kestel ve Harmanova köyüne teşekkür ediyorum bize çok yardımcı oldular. Yeniden köy filmi çekersem muhakkak Bursa'da çekerim. Bursa'da yapım ekibinde Evren Tunçdöken vardı, onun sayesinde kendimi Bursalı gibi hissediyorum.

 M. Haluk Yalçınkaya: Filmin hikayesi nasıl oluştu, size neler ilham verdi ?

Cenk Ertürk: 2013 yılında New York Üniversitesi Sinema yüksek Lisansı yaparken hocamız bir film çekmemizi istedi. Yıllar önce babamı ziyaret etmiştim o zaman başımızdan geçen bir hikaye vardı bu beni çok etkiledi , Bende babamla yaşadığımız  hikayeyi yazmıştım. Hocam çok beğendi bunun uzun metraj hikayesi olduğunu söylesi uzun metraj film çekmememi tavsiye etti bende "Uzun bir gün" adlı kısa filmi babamla çektim aslında "Nuh Tepesi"  filminin karakter çalışması oldu. Bu filmi internetten izleyebilirsiniz.

M. Haluk  Yalçınkaya: Filmin hikayesinden bahseder misiniz?

Cenk Ertürk: Bir oğlun babanın son aruzusunu yerine getirmeye çalışırken başından geçenlerle yüzleştiği şeylerle alakalı bir hikaye. Babası ile yüzleşmesi, köydeki yaşamla yüzleşmesi kendi geçmişi ile yüzleşmesini konu alan bir film. Seyredenleri de bir çok duyguya davet ettiğini düşünüyorum,  izleyicinin hangi duyguya davet edildiğini kendisinin karar vermesi daha önemli olduğu fikrindeyim.

M. Haluk  Yalçınkaya: Filmin oyuncu seçimi nasıl oldu ?

Cenk Ertürk: Filmi yazmaya başladığım ilk günden itibaren Baba rolünü "Haluk Bilginer"in  oynamasını istiyordum. Daha sonrada Ömer, Elif ,Ahmet, Cevdet karakterleri için aklımda isimler vardı çok iyi bir casting direktörü ile çalışıyordum. Haluk Bilginer'e ulaştıktan sonra çalışma hayalini kurduğum oyunculara casting direktörüm sayesinde ulaştım ve senaryo ya sıcak baktılar.

M. Haluk Yalçınkaya: Haluk Bilginer'in cast ekibe dahil olma öyküsünü anlatır mısınız?

Cenk Ertürk: Nuh tepesi senaryosunu 2016 yılında Cannes Film Festivali’nin Cinefondation Residance  programında  senaryo geliştirme ekibine katıldım. Bu programda  dünyadan genç 6 yönetmeni seçiyorlar ve filmlerini orada geliştirmelerini istiyorlar, bende katılımcılardan biri idim altı ay orda kaldım. O zaman filmin ne zaman çekileceği belli olunca. Haluk Bilginer'e mail attım. Önce cevap gelmedi biraz bekledim sonra bir  mail daha attım.Sonra bir gün Haluk Bilginer'den bir mail aldım,  beni oyununa çağırdığı yazıyordu. Senaryoyu mail attım sonra oyununa gittim. Sonra Haluk abi beni karşısına oturttu bana; "Güzel bir senaryo atmışsın, bende bu dünyanın parçası olmak istiyorum." dedi. Biz de ona göre çekim takvimini hazırladık. Ardından diğer oyuncularla irtibata geçtik.

M. Haluk  Yalçınkaya: Filmin gösterim ve ödül yolculuğundan bahseder misiniz ? 

Cenk Ertürk: Filmimizin dünya festival yolculuğu çok güzel gidiyor. Robert De Niro' nun kurucusu olduğu 18. Tribeca Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’ne aldı.. Film, başrolündeki Ali Atay’a da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Dünyada gezdikten, Türkiye prömiyerini Altın Koza'da yaptı ve Altın Koza'da ödül aldı. Film en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi görüntü yönetmeni,ve film yönetmenleri birliğinin ödülünü aldı.

M. Haluk  Yalçınkaya: Filminizin arkasından yeni proje geliyor mu ?

Cenk Ertürk: Bir çiftin hikayesini anlattığım bir hikayem var üstünde çalışıyorum, senaryoyu yakında tamamlarım.

Bu güzel sohbet için teşekkür ederim, Cenk Ertürk çalışmalara devam ediyor. Başarılar dilerim, takipteyim. Film çekmek ya da kitap yazmak isteyenlere nacizane önerim. Çok okuyun, çok gözlemleyin ve çok düşünün, çok yazın ama seçici olun.  

İyi seyirler