Güncelleme: 30-05-2020 16:11:00   30-05-2020 14:59:00

Çok sıkıldım artık!!!

Coronavirüs dönemi hayatımda yaşadığım en zor süreçlerden biri sanırım.

Dünya miladını doldururken ben içinde yaşa(yan)yamayan, olup bitene sadece ‘bu da mı oldu!’ deyip seyirci olarak  baktığım, akıl tutulmaları yaşadığım günlerden geçtiğim bir dönem…

Tek tesellim bu davada tek olmayışım, sadece benim böyle düşünmediğimi, bir çok kişinin de aynı fikirde olduğunu bilmem. Ve başlıca dileğim, her birimizin bu süreci akıl sağlığımızı kaybetmeden geçirmek.

Evet çok sıkıldım…;  

  • Artık hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını düşündüğüm için.
  • İnsanlardan uzak yaşamak zorunda kaldığım için.
  • Her gün uyurken ve sabah uyandığımda kendimi dinlemekten çok sıkıldım…

Mesela…;

  • Öksürüyor muyum?
  • Boğazım ağrıyor mu?
  • Başım ağrıyor mu?
  • Ateşim var mı, yada bugün beni neler bekliyor endişesini yaşadığım için….

Ve tabii ki de tüm bunların içinde gelecek korkusu kafamı ciddi anlamda meşgul etmeye devam ediyor.

Daha da kötüsü, 2020 sanki yasayacaklarımızın bir fragmanı ve daha ‘bunlar iyi günlerimizmiş’ gibi geliyor.

Covit 19 gibi dünyada bir çok ölümle sonuçlanan bir pandemi içinde olmak başlı başına bir travma iken, üzerine konuşulan tahminler ve  ön görüler insanları daha da bunalıma itiyor.

Yaşanan doğa olayları, gök taşları, yağmur yerine taş yağması insane ister ismez ‘Acaba dünyanın sonu mu geliyor?’ sorusunu sordurtmaya sebep oluyar….

Ve nitekim de okuduklarımıza, dinlediklerimize ve araştırmalara baktığımızda, az once bahsettiğim ‘yaşadıklarımız henüz sadece fragman’ düşüncesine daha da inandırıyor.    

Sözün özü; Önümüzde zorlu günlerimiz olduğu bir gerçek.  

O yüzden Covit 19’la yaşamayı öğrenme gerekliliği gibi, başka salgınlarla karşılaşma ihtimalini de göz ardı etmememiz gerek.

“Sen araştırmacımısın ki bunları bu şekilde yazıyorsun?” sorusunu soracak olanlara  cevabımı vereyim hemen...

Araştırmacı değilim elbet!

Sadece dilimin döndüğünce araştırdıklarımdan ve edindiğim bilgilerden yola çıkarak, yüzeysel bir kaçından bahsetmek istiyorum.

Buzulların erimesiyle suların toprak altındaki insan vücudunun hiç tanımadığı bir çok virüs yüzeye çıkacak ve bizler de büyük ihtimal başka virüslerle mücadele ederken bulacağız kendimizi.

Kıtlıklar, su  savaşları ve büyük depremler de çabası.

Ekonomik sıkıntılardan hiç bahsetmiyorum çünkü durum böyle olunca nasil ki Covit 19’dan önceki yasantımızı özlüyorsak belki de bu gunlerimizi de arar olacağız...

‘Covit 19’dan öncesi ve sonrası dönemi’nin bize kazanımları da oldu…

Bu süreçte hunharca kullandığımiz sevgiyi, nimetleri, zamanın, dünyanın, daha sayamadığım bir çok şeyin kıymetini anladık mesela...

Ama kaybettiklerimiz de oldu .

Bir cok insan sevdiklerini kaybetti, yaşama hevesini, yarınlara olan umudunu, yasam enerjisini ve en çok ta ruh sağlığını.

Toparlanır mı? Bilmem…

Lakin misafir olduğumuz ve gelip geçtiğimiz bu dünyanın insan oğlundan alacağı çok sey oldugu ve doğanın artık bizlere tahammülünün kalmadığı çok aşikar.

Güzel günler gelir mi bilmem!

Tek dileğim olmasıdır vesselam.

Şu an için bildiğim tek şey…

Artık çok sıkıldığım…

  Bu yazı 4783 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI