Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Hayat uzun bir yolculuk derler.

Her gün hatta her saniye hayatımızda yeni bir sorun ya da mutluluk, sevinç veya üzüntüye şahit oluruz.

Bu sene beni etkileyen en son film Mukadderat oldu. Ama daha merakla beklediğim "Evcilik" filmi var onu daha seyretmedim.

Göbeklitepe Film Festivalinin kapanış töreninde  "Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri" filminin yönetmeni Murat Fıratoğlu ile tanıştım ve hemen röportaj isteğinde bulundum.

Sağ olsun kırmadı, telefon nuaralarımızı aldık.

‘Ama önce filmi seyredeyim ve sonra röportajı yaparız’ diye anlaştık.

Filme gitmeden, vizyon tarihini sosyal medya hesaplarımda paylaştım.

Sosyal medyadan bu paylaşımı gören bir yönetmen arkadaşım bana filme gidip gitmediğimi sordu?  

Ben de gitmediğimi belirttim.

Film hakkında kötü yorumlarda bulundu.

Herkesin, kişisel yorumu farklıdır, her fikre saygı duyarım, dinlerim, hatta hoşuma gider çünkü hayat renkli olmalıdır.

Öncelik ile şunu söyleyeyim; Bir filmi seyretmeden önce, filmin konusunu okumakta bir yanlışlık bulmam. Çünkü orda yazan konu ne olursa olsun yönetmenin tasviri gibi olmaz, olamaz.

Bunlar kafamda bir ön yargı oluşturmaz. Hayatta en nefret ettiğim şey ön yargıdır.

Hemme ne demek? Önce bu soru aklıma geldi…

Hemme Arapça kökenli bir isim olup "Düşünce, fikir, niyet" anlamına geliyormuş.

Aslında filme bire bir uyan bir isim olmuş.

Film de Hemme domatesleri kurutma işinde tarlada çalışan işçilerin ustabaşının ismidir.

Hemme, güneşin altında domatesleri kurutma işinde çalışan işçileri zor çalışma altında çalıştırır iken, ücretlerini geciktirmiştir.

İzmir'den Siverek'e geri gelen Eyüp te tarladan çalışan hakkını arayan bir işçidir.

Eyüp bankalara borcundan dolayı Hemme'den geciken ücretini ister ama parasını vermeyen Hemme küfürler eder kavgaya başlarlar ve kavga etmeleri arkadaşları önler ayırırlar.

Eyüp'ün siniri geçmez, tarladan uzaktaki evinde bulunan  silahını alıp Hemme'yi vurmak ister, motoruna binip evine doğru yola çıkar.

Macera o zaman başlar Eyüp sıcakta bazen motoru çalışmaz iteler, bazen motorunu bırakır ve yolda bin bir güçlük ve maceralar yaşar. Bence esas filmin güzelliği burda başlar. Tamamen bir yol macerası şeklinde film ilerler.

Bu yolda Eyüp'ün merhametli kişiliğini, yardımseverliği ve hatta çocukluğu ve ailesi hakkında bilgiler alırız. Sonunu anlatmayacağım, size sürpriz olsun.

Film bir yönetmenin ilk filmi olarak başarılı buldum. Bazı sinemacıların sevmemesini de anlıyorum. Çünkü filmde fazla bir olay örgüsü, karmaşık ilişkiler yok. Tamamen naif arada NBC sahneleri, bozkır, durağan minimal hareketler ile duyguları paylaşan sahneler var.

Tabi hataları var, ama bence bu film her şeyi  filme katarak çorbaya çeviren yönetmen filmlerinin yanında gayet akıcı ve naif bir anlatım dili olan bir film. Bu aralar vizyonda tavsiye ederim.

İyi Seyirler.