Seçim süreci bittiğinde oldukça yorgun düşmüş, ruhumu ve bedenimi dinlendirebilmek için bir kaç gün hiç yataktan çıkmadan uyuyacağım, ardından da Rodos'a canım Elif ile küçük bir tatile kaçacağım diye kurmuştum kafamda.
Olmadı...
Sadece kafamda kaldı..
Çünkü...
Nesrin, Önder, Ben, Tuğçe ve Beyza Gastro Bursa'nın Lansmanı için sürekli dışarıdaydık.
Çok lezzetli yeni tatlar deneyimledik.
Tüm belediye başkanlarını ziyaret ettik, Bursa'nın lezzet noktası olan mekanlarını ziyaret ettik, kültürümüzde geniş bir alanı olan yemeklerimizi ve hikayelerini dinledik, yemekten şiştik, ertesi sabah aynı işleri farklı lezzetler tadabilmek için yeniden ve yeniden lezzet sofraların konuk olduk. Gönül aldık, gönül verdik kilomuza eklemeler yaptık. Yılmadık...
Bursa Osmanlı'nın ilk başkenti olması nedeniyle de müthiş mutfağa sahip bir şehir. Gemlik ve Mudanya'da Giritlilerden kalma enfes ot yemekleri, mezeler olduğunu Balkan Mutfağının eşsiz damak tadını, dağ yörelerine gittikçe et yemeklerini, şerbetlerini, tatlılarını öğrendik.
Bendeniz de yerel yönetimlerden sorumlu olunca güzel şehrimin her ilçesinde farklı farklı kültürlerin sofralarımıza yansıyan tadını tanıdık.
Her sabah yola çıkıp gittiğimiz farklı ilçelerimizde yeni belediye başkanlarımızla tanışıp hasbihal ettik, hem unutulmaya yüz tutmuş birbirinden değerli yemeklerimizi gün yüzüne çıkarmaya gayret ettik, hem belediye - gastronomi iş birliği ile lansmanımıza davet ettik. Güzel ama bir o kadar da yorucu koşuşturmacalı sürecin ardından son gece manyak bir heyecan ile ertesi gün sınava girecek ilkokul öğrencileri gibi uykusuz kaldık bolca bilgi aldık bilgi verdik.
Nasıl uyunurdu ki zaten böyle bir gecede!
Türkiye'nin dört bir yanından gelecek Master Chef’lerimiz vardı, İnfluencerlarimiz vardı, gazeteci, televizyoncu, yazar, çizer konuklarımız vardı.
Yemek yemeyi çok seven ama yapmak konusunda pek hevesli olmayan çalışan her kadın gibi işin pratiğine kaçan ben, bu bir ayın sonunda teorik olarak pek bilen( ama yapmayan) bir kadın oldum çıktım.
Ki..
Lansmana katılacak olanlardan biride hani şu Çağla Şikel ile Fox TV ekranlarında yemek tarifleri veren ve yapan Tuna Aktan'dı.
Bir grup arkadaşım konuk düzenini sağlamak için yukarı Dağyenice Nefes tesislerine çıkarken ben gelen konukları Zafer Plaza önünde karşılamak için kalıyorum.
İyi de.. Nasıl bir şanssa, gün seçiminde nasıl bir hava azizliğine uğradıysak yağmur hiç durmamak üzerine yağıyor. Bunca yoldan gelmiş konuklarımızı da yağmurda telef etmeden bir başka Bursa lezzeti pideli köfte yedirebilmek için "Bendensin"e götüreceğim de, Cumhuriyet Caddesine araç girmez, "20 kişilik bu ekibi çok ıslatmadan götürebilmeyi nasip eyle" diye dua ederken buluyorum kendimi. Sonunda çok değil az ıslatarak götürmeyi başarıyorum. Her noktasından sular akıyor giysilerimin. O kadar kusur kadı kızında da olur diye oluşturduğum küçük çaplı göletin içinde konukları bizim için ayrılan masaya oturtuyorum.
Bendensin' in sahibi ve işletmecisi Şaban Bey ile ilk kez o zaman tanışıyorum.
Kibar işine özen gösterdiği kadar müşterilerine de saygılı bir insan. Büyük bir nezaketle buyur ediyor tüm konukları, müşterileri. Kısa, ayaküstü sohbet ediyoruz.
Hızla yemek siparişine geçiyorum. Elbette Önder 'le Nesrin de yetişir. Daha Ayvalık'tan gelen ama yağmur nedeniyle şehir içinde zorlanan Nevin hanım ve eşi Tony Bey var.
Bunca stres altında gerilirken Önder yetişiyor.
Ohhh rahat bir nefes alıyorum. 2 yumurta kırmak bile bir marifet gibi gelen, siyasetçi, köşe yazarı, spiritüal yaşam koçu olmanın bu dünyada pek işe yaramadığı görüyorum.
Daha Cibrikayı bile iki hafta önce ziyaret ettiğim İnegöl'de öğrenmişim. Hadi yazının burasında bir hava atayım.
Cibrıka Uludağ'in yaylalarında yetişen yöreye özgü bir bitki baharat. (Ve bir kısa not,
İnegöl Gastronomi'sini en iyi kullanan ilçe.
Belediye Başkanı Sayın Alper Taban' ın bu konudaki vizyonu gönülden kutlamaya, alkışa değecek cinsinden.
Tüm konuklar ve Önder ile Nesrin'de gelince sıcak sıcak servis edilen pideli köftelerimizi yiyip, hatıra fotoğrafımızı ihmal etmeyip, konuklarımızı geldikleri minibüse alıp bu kez de sponsor otellerimize götürüyorum. Sabahın 9'unda yaptırdığım koskocaman topuzumla dolaşıyorum ya, olsun.
Birazdan sahneye fırlayacak, iki şarkı patlatacak hissi veren halime kimse aldırmıyor, bende rahatlıyorum.
Yoksa bülbül yuvası gibi saçlarımın arasına ceviz, fındık falan konulup, yağan yağmur nedeniyle şerbeti yeni dökülmüş görünümü gerçekten feci.
Neyse, Nesrin'le hemen eve çıkıyor, hızlıca hazırladığım, giysileri, aksesuarları alıp araca biniyorum.
İstikamet Nesrin'in ev. Hızlıca hazırlanmak gerek.
Biliyoruz da hızlıca kısmını başaramıyoruz.
Daha Nesrin'in dünyalar tatlısı Golden cinsi Kaju'şu yürüyüşe çıkarılacak.
Şoföre teslim edilen tüm konukların yerleştirildikleri otellerden toplanması ve alana transferleri sağlanacak.
Ve tüm bunlar protokol, STK temsilcileri salona gelmeden yapılacak. Önder yemekten sonra yanımızdan ayrıldığı için olsa gerek, her 15 dakikada bir arıyor, "Kızlar sakın geç kalmayın" diye.
Bizde o dakikalarda giysilerimizin altına uyum sağlayacak yirminci çift ayakkabıyı denemekle meşgulüz. Ehh olsun o kadar.
Bursa'nın tüm Belediye Başkanları, ekibi, STK başkanları ve temsilcileri, medya bu gece konuğumuz, taşlı ayakkabı mı, düz platform topuk mu da bizim derdimiz.
Umarım Önder küçük çaplı bir sinir krizi geçirmeden gideriz.
Gidemiyoruz..
Yağmur kış boyunca yağmadığının acısını çıkarıyor sanırım.
Trafik arapsaçı. Dağyenice Nefes tesisleri de soldan dönüşte ikinci kapı değil. Ralliciler gibi düşüyoruz yollara. İki çılgın kadın film setinden fırlamış gibi dağ başındayız. Araç falan bozulsa Türk filmlerine döneriz Alimallah.
Neyse ki konukların yüzde altmışı gelmiş, Önder henüz kalpten gitmemiş bir şekilde salona giriş yapıyoruz.
Veee..
Vallahi çok güzel hazırlanmışız, masa düzenlemelerimiz iyi, göl manzaramız şahane, resmi resepsiyonlarda olabilecek kadar şık beyler, zarif kadınlar arasında dolaşan Türkiye'nin en ünlü şefleri, Bursa medyasının gözde isimleri. Uzun süre akıllardan çıkmayacak bir lansman.
Davetimi kırmadan tamamen gönüllü gelen Bursa'nın güçlü sesi ve yorumcusu Ege Emektar, Meltem TV, ülkenin her bir köşesinden gelen değerli influencerlar.
Oldukça kalabalık ve bir o kadar da nitelikli bir organizasyon.
Vallahi biz yaptık diye söylemiyorum bu Pinokyo burunda nereden çıkıyor şimdi.
Şaka şaka. Mükemmel ötesi bir işe girişmiş ve büyük başarı ile çıkmış. bir ekibin rahatlığı, oluşmuş özgüveni var üzerimizde .
Kokteyl bitmek üzere zaten. Herkesle hoş beşten sonra yemeğe geçiyoruz. Gecenin mutfağı Balkan Yemekleri, tabii ki Balkan şarkıları eşliğinde. Ardından plaket takdim töreni, geceye emeği geçenlere. Ve Ege Emektar şarkıları eşliğinde güzel bir final..
Gayrimenkul, köşe yazarlığı, yaşam koçluğu ile birlikte şimdide gastronomi eklendi çalıştığım sektörlere.
Koşturuyor muyum?
Evet...
Yoruluyor muyum
Evet...
Siz bu yazıyı okurken ben Kıbrıs'ta minik bir tatilde olacağım. Bakmayın tatil dediğime benimkisi yine bir aşk hikayesi.
İşine aşık bir kadının gayrimenkul değerlemesi.
Bakalım ne maceralar eklenecek hayat defterime.
Ben kaçar..
Önümde masmavi bir Akdeniz var.
Burası gibi sımsıcak ve mavi günler diliyorum.