Yargı Dizisindeki Göksu'nun hali ne olacak?

Bshaberler / M. Haluk Yalçınkaya - Özel Röportaj

Oyunculuk özveri ister, emek ister, oyunculuk diğer meslekler gibi sadece o işi bilmek yetmez.

İyi gözlem yeteneği ve kültür, bilgi birikimi gerektirir.

Bir Film Festivalinde tanıştığım ve beni oyununa davet eden Duygu Serin'in "45 Saniye" isimli oyununu izlemeye gittiğimde, ekibin performansı beni etkileşmişti.

Gerek oyuncu ve oyunun yazarı Aybike Turan, gerek oyuncu Melda Narin Güler'in performanslarını gayet başarılı idi.

Duygu Serin'i "Yargı" dizisine katılması beni sevindirdi ve izlediğim performansı da beni etkiledi ve hemen sözleştik ve güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. 

M.Haluk Yalçınkaya: Film, dizi oyunculuğu sizce ne anlama geliyor?

Duygu Serin: Oyunculuğu bir bütün olarak görüyorum, teknik farklılıklar dışında bir karakteri oluşturma hali hep baki. Film ve dizinin süreçleri farklı. Filmde hazırlık aşamasında karakterle, oyunla o atmosferle ilgili daha geniş çapta bilgi edinebilir, hazırlanabilirsiniz ama yine de edindiğiniz bilgiler ve çalıştığınız her şey sete çıktığınızda değişebilir, bu mesafe ile ilerlersiniz, fakat dizide dinamik bir hikaye ilerlediği için, hızı, gündemi anlık olarak değişebiliyor. O günün şartına göre tekrar revize edilebiliyor. Sette bile değişebiliyor. Oyuncu bu değişimlere ayak uydurabilen bir çalışma şekli geliştirmeli. 

M.Haluk Yalçınkaya: Tiyatro Oyunculuğu mu? Sinema oyunculuğu mu daha çok seviyorsunuz ? 

Duygu Serin: İkisi de! Seyirciyle buluşmanın her anı çok kıymetli. Tiyatro’nun anlık hali, her gelen seyirciyle birlikte tekrar yeni bir oyun oynuyormuş hissi çok heyecanlı. Sinemada ise bütünün bir parçasısın ve o bütün işliyorsa o büyüye kapılıyorsun. 

M.Haluk Yalçınkaya: Dünya Tiyatrosu’ndan veya sinema filmlerinden  en çok sevdikleriniz nelerdir? Ve   bunların içinde en çok hangisinde rol almak isterdiniz? Ya da birlikte oynamayı hayal ettiğiniz bir idolünüz var mı?

Duygu Serin: O kadar çok ki, bi isim verirsem vermediğim diğer sevdiklerime haksızlık olacakmış gibi geliyor. Çünkü her bir kişide beğendiğim farklı performanslar ve yönler var. 

Filmlerde de olabildiğince birbirinden farklı hikayeleri seçmeye çalıştım, Frances Ha, Bird Man, Little Miss Sunshine, Royal Tenenbaum Family, Matrix, In the Mood For Love, Dog Tooth, Back To The Future, Girl On The Bridge, Billy Elliot, 12 Angry Man, Big Fish, Nebraska, Bir Zamanlar Anadolu’da, Teyzem, Cahil Periler…

Dünya Tiyatrosu ile ilgili daha önce gittiğim farklı ülkelerde izlediğim yapımlar oldu. Bir dönem Amerika’da yaşadım ve çok sık da farklı ülkelere seyahat imkanım oldu. Bu soru geldiğinde şunu fark ettim; çoğunlukla gittiğim oyunlar klasik eserler olmuş. Çünkü klasik olan eserlerin nasıl ele alındığını görme isteğim vardı.

Bunların dışında New York’ta Fringe Festival işlerine denk gelmiştim, artık Türkiye’de de yapılmakta. Oldukça kafa açıcıydı, Polonya’da Sokak Tiyatrosu festivali ya da Brodwayde Chicago gibi büyük prodüksiyonların da sergilenme şekli beni heyecanlandırır. 

Pandemiyle birlikte daha da rağbet gören online oyun izleme hali, bende çok çalışmıyor, evet şahane işleri ve aktörleri izleyebiliyorsunuz ama ben orda o anda olmak istiyorum. Kameranın bana istediği şeyi göstermeyi seçtiği bir oyunda değil.

M.Haluk Yalçınkaya: Oynadığınız oyunlar sırasında, sahnede başınıza gelen komik veya ilginç anılar varsa, bizimle paylaşır mısınız?

Duygu Serin: Çok :) Pandemi öncesi Melda Narin Güler ve Aybike Turan’la oynadığımız 45 Saniye oyununda, oyun başlarken karanlıkta gelip sandalyelere oturuyoruz. Bir oyunda sandalyeleri bulamadık (gülüyor) ben bi şekilde yolu buldum çünkü sahneye girdiğimiz kapıya en yakın sandalye benimdi. Ama Aybike ve Melda’nın yaşadığı dram o kadar komikti ki… Fısıltı halinde yalvarırcasına sandalyelerini aradılar. Tam ışık açılmadan bi kaç saniye önce oturabildiler. Hem gergin, hem de çok komik saniyelerdeki. 

M.Haluk Yalçınkaya: Göksu'nun sonu ne olacak? (yargı dizinde)                                                       

Duygu Serin: Bu soruyu çok fazla alıyorum. Senaryo her hafta seyirciyi şaşırttığı ve büyülediği gibi bizlerde de bu etkiyi yaratıyor. Tahmin etmek ön görmek çok zor. Ama her hafta heyecanla okuyorum, bende bilmiyorum izleyip göreceğiz. 

M.Haluk Yalçınkaya: 45 saniye adlı tiyatro oyunundan bahseder misiniz ?

Duygu Serin: Tabi.  Bir ayağa kalksana lafıyla 45 saniye içerisinde karar vermek zorunda olan bi kadının aklından geçenleri anlatıyor. Aybike Turan kaleminden çıkan bir oyun. Melda Narin Güler ve Aybike Turan’la birlikte kurduğumuz Bi’Tık Tiyatronun 2020 yılında prömiyerini yaptığı oyundur. 

M.Haluk Yalçınkaya: Yeni projeleriniz nelerdir? Sinema, tiyatro ve dizilerde sizi görebilecek miyiz?

Duygu Serin: Bu ay itibariyle Bünyamin Bayansal’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Görmediniz’ adlı kısa filmimizi tamamladık. Seyirciyle buluşacağı günü heyecanla bekliyorum. Okuduğum senaryolar var, nice güzel işlere diyelim :)  Her hafta farklı sahnelerde 45 Saniye oyunumuzu oynuyoruz. Tanıştığıma memnun olduğum, yıldızı parlak bir oyuncu Duygu Serin, bu güzel söyleşi için teşekkür ederim. İyi seyirler.

Duygu Serin kimdir? Çukur dizisinde canlandırdığı Çatıcı Kız ile dizi sektörüne adım atan oyuncu Duygu Serin şimdilerde yapımcılığını Ay Yapım'ın üstlendiği Yargı dizisinde Göksu karakterine hayat vermektedir. 

Duygu Serin, 23.09.1987 tarihinde İzmir'de doğdu. Haliç Üniversitesi'nde Tiyatro okuduktan sonra yine aynı okulda yüksek lisansını tamamladı. 2013 yılında Bayram Harçlığı" adlı kısa filmde anne rolünü canlandırdı. 2017 yılında New York'ta ilk solo performansını "Living Altar" projesi kapsamında sergiledi. 2018 yılında Hollanda Turkiye işbirliğinde gerçekleştirilen CoLab4 projesi ile Paul Pourveur'un "Body Peeling" oyununda yer aldı. 2020 yılında Çukur dizisine Gülsüm karakteri ile katıldı. Duygu Serin, 2019 yılında kurulan Bi’Tık Tiyatronun kurucularındandır."45 Saniye" adlı oyunları farklı sahnelerde oynanmaktadır. Başarılı oyuncu, 2012 yılından beri tiyatro oyunlarında, reklamlarda yer alıyor. Duygu Serin, aynı zamanda başarılı bir illüstratördür.